Giriş:
İş kazaları, yalnızca kazayı yaşayanın suçuymuş gibi sunulduğunda gerçekler göz ardı ediliyor. İş kazalarındaki kusur arayışı, asıl sorunları örtbas etmekten öteye gitmiyor. Kusur, sadece baretin takılıp takılmadığına veya iş ayakkabısının ne kadar kaliteli olduğuna indirgenemez.
Gerçek Problemi Görmek:
Kazaların ardında yatan nedenler genellikle daha karmaşık ve sistemseldir. Çukurlu asfalta deneyimsiz bir sürücüyle çıkarsanız, ne kadar güzel frenleriniz veya hava yastığınız olursa olsun, kaçınılmaz sonuç değişmez. İş kazaları da benzer bir mantıkla işler. İşverenler ve yöneticiler, iş güvenliği sistemlerini, eğitimi ve denetimi ihmal ederse, en kaliteli baret veya ayakkabı da kazaları önleyemez.
Sorumluluğu Paylaşmak:
Saygıdeğer işverenler, sadece çalışanları suçlamak yerine sorumluluk sahibi olmalıdır. İş kazalarını "çalışan hatası" olarak damgalamak, işyeri yönetiminin kendi sorumluluğunu örtbas etmesine hizmet eder. İşverenler, modern teknoloji ve en iyi uygulamaları takip ederek iş güvenliğini sağlamak zorundadır.
Sistemi Kurmak ve Denetlemek:
İş kazalarının temelinde sıklıkla eksik veya yetersiz bir iş güvenliği sistemi yatar. İşverenler, sadece iş güvenliği eğitimini bir kutu olarak doldurmak yerine, sistemi kurmalı, sürekli denetlemeli ve geliştirmelidir. İş güvenliği, sadece bir formalite olmamalı; çalışanların güvenliğini sağlayan hayati bir unsur olmalıdır.
Toplumsal Boyutu:
İş kazaları, sadece işçinin iş güvenliği bilinciyle açıklanamaz. Çalışma koşulları, izinler, lojmanlar gibi faktörler de büyük önem taşır. İşverenler, sadece kar hedefiyle yönlendirilen, çalışanların sağlığını ve güvenliğini göz ardı eden anlayıştan vazgeçmelidir.
Sonuç:
İş kazalarını sadece yüzeydeki kusurlara bağlayarak gerçekleri göz ardı etmek, hem çalışanların hem de işverenlerin aleyhinedir. İş kazalarının temel nedenlerini anlamak, iş güvenliği sistemini kurmak ve denetlemek, sert bir gerekliliktir. Kusur aramak yerine, sorumlulukları paylaşmak ve iş kazalarını kökünden çözmek, gerçek bir değişimin başlangıcı olabilir.
Onur ERDİL