Geçtiğimiz günlerde ulusal basında; Çaydeğirmeni beldesinde TOKİ binaları içindeki camiye bir milletvekilimizin adının verilmesini eleştiren haberler yer aldı. Birbirlerinden alıntı yaparak konudan bihaber şekilde yapılan ilginç haberlerdeki “iddiayı” atanların beldeye adım atmadıkları aşikâr. Birileri tepki var diye “dedikodu” şeklinde konuyu taşımış, diğerleri de kendini “arayanın sözü doğrudur” diye güvenerek haber yapmış. Yani çekemeyen birilerinin ne yazık ki tetikçisi olmuşlar. Meyve veren ağaç taşlanırken, o taşı atmanın kime ne yararı var onu anlamam. Öyle ki; söz konusu haberleri okuyunca amacın caminin isminin değil, belediye başkanını direk hedef haline getirilmek istendiği açıkça ortaya çıkıyor. Yazık! Yazık, çünkü dedikodu ile değil de, beldeye gelip eğer biraz dolaşma zahmetine girselerdi, beldenin 2004 yılından buyana nüfusunun dörde katlandığını, sanayileşme, iskan ve sosyal alanda kısa zamanda birçok atılımın yapıldığını kendi gözleriyle görürlerdi.
Belde belediye başkanı Satılmış Gebeş, kendini bildi bileli belediyecilik yapan bir insan. Başka bir işi, herhangi bir ticareti yok. Gerekte duymamış. Aksine beldede hem sanayicilerin, hem de küçük esnafın ticaretini kolaylaştırmak ve önlerini açmak için her türlü kolaylığı da göstermiş. Bununla birlikte, dördüncü dönem belediye başkanlığı görevini yürüten başkan, dört dönemde, 4 etap toplu konut projesini şehrine kazandırıp bitirilmesine öncülük etmiş. Hem fabrikaların açılması, hem de toplu konutların bitirilmesi, göreve geldiğinde sürekli kan kaybederek iki binli rakamlara düşen belde nüfusunun sekiz binlere yükselmesinde etkili olmuş. Bu gelişmeler istihdama da yansıyarak, Türkiye’de işsizliğin en düşük yedinci yer olması ise bölge adına gurur verici. Diğer yandan da, yol, su, kanalizasyon vs. gibi alt ve üst yapı gibi belediyenin asli görevlerinin de başarıyla eksiksiz yerine getirilirken, vergi, sigorta, personele ve piyasaya tek kuruş borcu olmayan ender belediyelerden biri olduğunu da özellikle vurgulamak lazım. Başkan Satılmış Gebeş şimdilerde, “yaptıklarım yetmez, şehrime daha ne yapabilirim?” mantığı ile pazartesi günkü gazetemizin manşetine de taşıdığımız gibi turizm atağı içine girmiş durumda. Doğa ve tarihin içe girdiği beldeyi turizme kazandırmak için hem belediye imkânları, hem de çeşitli kanalları devreye sokarak yeni atılımların arifesinde. Bu da çok önemli ve beldeye, bölgeye ve Türkiye’ye büyük katkısı olacak bir proje. Haliyle herkesi memnun edemiyorsunuz.
Bir belediyenin kısa zamanda böylesine gelişmeler ortaya koyarak, örnek gösterilmesi gerektiği yerde, niyeyse birileri “nasıl hedef haline getirip zarar verebiliriz” derdinde. Şöyle etrafınıza bir bakın, sanayileşmenin önemli yol aldığı, 1400 toplu konut ile yaklaşık 6 bin nüfusun şehre kazandırıldığı, işsizliğin yok denecek kadar az olduğu, böylesi bir atılım içerisinde olan kaç belediye var? Ben düşünüyorum, ikinci bir belediye şuan için yok. İnşallah önümüzdeki yıllarda fazlasıyla olur. Asıl konumuzdan uzaklaşmadan, öncelikle Çaydeğirmeni’nin son 16 yılda yaptığı atılımları kaba hatları ile gözler önüne serdik. Konuya dönersek, söz konusu camiye bir milletvekilinin adının verilmesini eleştirmeden önce, bunu yazanların beldeye gelerek başka nerelere hangi isimlerin verildiğini de kontrol etmiş olsalardı, Zonguldaklı olsun olmasın birçok ismin verildiğini de görecekti. “Keşke şehit ismi verilseydi” diye eleştirirken, kaç şehidimizin adının verildiğini, beldede emeği olan ve şuan hayatta olmayan kaç ismin o tabelalarda bulunduğunu kontrol etmenin yanı sıra, “halkın tepkisi” diye özellikle haksızca vurgulanırken, o şehirdeki vatandaşlarla biraz konuşsalardı, kendilerine “paslanan” bilginin ne kadar hatalı ve art niyetli olduğunu da göreceklerdi.
Bu tür eleştiri amaçlı bir haberi yapanlar tarafından birebir araştırılması elzemdir. Yorumla ve duyumla olmaz. Az öncede bahsettiğim gibi bu pazartesi manşetimize taşıdığımız turizm projesini daha başlangıç aşamasında, yerinde incelemek için Seçkin Kırarslan kardeşimle birlikte Çaydeğirmeni’ni ziyaret ettik. Başkan heyecanla bir taraftan projeyi anlatırken, diğer taraftan da biz şehir halkı ile sohbet yaptık. Ve abartısız söylüyorum, tek şikâyet eden bir vatandaşa rastlamadık. “Daha ne isteyelim, Allah başkanımızdan razı olsun” cümlesini vatandaşın ağzından fazlasıyla da duyduk. Bu yazıyı da yazmadan önce biz yine Çaydeğirmeni’ni ziyaret edip, araştırma yapma gereğini hissederek cadde sokak ve diğer yapılara verilen isimleri de araştırdık;
Uzun yıllar Zonguldak siyasetinde önemli rol oynamış ve yine beldeye önemli katkıları bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmış Sayın Köksal Toptan’ın ismi bir parka verilmiş. Ayrıca Zonguldak’ın bir madenci kenti olduğu ve belde insanı madenlerden ekmeğini kazandığının unutulmaması için rahmetli Şemsi Denizer’in ismi başka bir yere verilirken, 15 Temmuz Şehidimiz Astsubay Ömer Halisdemir’in ismi başka bir camiye, yine başka şehitlerimizin isimleri değişik yerlere verilmiş. Aynı şekilde bölgede büyük emeği olan milletvekili Sayın Polat Türkmen’in adını vermesi, ona bir teşekkür amacından öte olmamakla birlikte bunun özellikle konu edilmesine anlam vermeye çalışmak bile saçmalıktan öte değil. Söz konusu haberin birinde başkanın da ifade ettiği gibi, bölgeye katkı veren insanları da sağlıklarında onure etmek istenmiş.
Bizce de “vefa” İstanbul’da bir semt adı değil, Zonguldak’ta gerçekten insanımızın kalbinde var olan bir duygu olduğunun kanıtıdır. Bu insanlarımızın bölge adına ilerleme kaydedici önemli işlere imza attıklarının da halk için bir göstergesi olması mı birilerinin zoruna gidiyor anlam veremiyoruz. Ne isteniyor? Bölge gerilesin, gelişmesin mi? Bir cami isminin siyasi polemik haline getirerek zarar vereceğini sananlar, bu tür çabaların ters tepki yaptığını da gidip görebilirler. Çünkü Çaydeğirmeni Belediye Başkanı Satılmış Gebeş üst üste aralıksız hayata geçirdiği projeler ile şehir halkının gönlünü fethettiği gibi 31 Aralık 2019 yerel seçimlerinde yüzde 80 gibi rekor bir oyla seçilmesi önemli diğer bir gösterge. Yaklaşık 33 senedir bu mesleğin içindeyim ve bölgemiz de, her dönem oyunu artırarak böylesi bir rekora imza atan kaç belediye başkanı olduğunu hatırlamaya çalıştım… Bulamadım. Gelelim olayın diğer çirkin yüzüne; Basit bir camii ismini bahane ederek başarılı bir belediye başkanını hedefe koymaya çalışmak, ne kadar acı. Bu tür yöneticilerimizi desteklemek, onların bu şevkini artırmak yerine kırmaya ve karalamaya çalışanların, gerçekleri birebir yaşayan bölge insanınca ayıplandıklarını da bilmelidirler. Bunu haber diye paslayanların asıl zararı bölgemize verdiklerinin farkında bile değiller.
Bölgemizin atılım yaptığı yönündeki haberleri göğsümüzü gere gere yapmayı, hevesle uzun yıllardır bekleyenlerden biriyim. Bunun yanında tersi durumları da acımasızca eleştirdim. Bölgemize yatırımcı gelsin, gelişsin, büyük projeler hizmete girsin diye hevesle beklerken, saçma sapan asılsız ve olumsuz haberlerle gündeme taşınması üzücü. Buna sebep olanların da alet olanların da şapkalarını önüne koyarak ne yaptığını düşünmeleri gerekir. “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” atasözümüzün altındaki derin anlama işaret ederek, kimin ne dediğine değil, dediğini ne kadar yaptığına bakmak lazım. Tabiri caiz ise bu tür “ayak oyunları” geçmişte kaldı. Kendinizi yenileyip, taş üstüne taş koyun. Olay her ne kadar bir cami ismi gibi görünse de altındaki hesap bellidir. Ama o hesaplar artık bu devirde tutmuyor. “İnsanlık bırakın Ay’ı, Mars’a gitmekten bahsediyor, biz nelerle uğraşıyoruz” dedirtip kendinize güldürmeyin... Sağlıcakla…
http://www.safakgazete.com/gundem/kendinize-guldurmeyin-h2486.html