Başlığı özellikle dikkat çeksin diye seçtim. Tehlikeli salgın tabi ki bir oyun değil. Bununla ne amaçladığımı yazının devamını ve eklediğim videoyu sonuna kadar takip edince daha iyi anlaşılacağını umuyorum.

Ekonomisi ve teknolojisi ile dünyada söz sahibi olan Çin, coronavirüs salgını ile mücadelede bütün gücüne rağmen yetersiz kaldı.

Salgınla mücadele için bütün ekonomisini, üretimi bir kenara bırakıp, varını yoğunu ortaya koyan Çin, ülke içindeki sıkı karantina tedbirlerine rağmen çaresizliği yaşıyor.

Ülkeden gelen yüzbinlerce, belki milyonlarca sosyal medya paylaşımında, salgına karşı bir aşı geliştirilemezse krizin daha da büyüyeceği açık.

Öncelikle belirtmeliyim ki, Allah’a şükürler olsun ki ülkemizde tek bir vakaya bile henüz rastlamadık. Devlet yöneticilerinin bu konudaki kararlılığı ve hızlı hareket etmesi ve aldıkları tedbirler sonucu şuan rahatız.

Hastalığın yayıldığı ülkeleri gösteren dünya haritasında ülkemizin bu alan içinde olmadığını görmek ayrı bir sevinç veriyor.

Ayrıca salgın haberini alır almaz, Çin’deki Türk vatandaşlarını ve talep eden başka ülke vatandaşlarını da hızlı şekilde, üstelik canlı yayında tahliye edebilmemiz, ne kadar gelişmiş ve güçlü olduğumuzu görmek insanlarımızı gururlandırdı.

Öyle ki Almanya, Kanada, Avustralya ve bunun gibi birçok gelişmiş ülke henüz vatandaşlarını alamadıkları gibi, bunun için para bile talep eden ülkeler de var.

Ülkemizin geldiği noktayı başka bir yazıya bırakarak, konuyu dağıtmadan salgının dünyayı tehdit eder boyutlarına dönelim.

Geçtiğimiz gün Çin’in en büyük ikinci firmasının internet sitesinde yayınladığı salgında ölenlerin sayısı, resmi makamların yayınladığından çok çok düşüktü. Bu firmanın kısa bir süre sonra rakamları, normal resmi rakamlarla değiştirmiş, firma açıklama yapmazken Çinli yetkililer bunun kodlama hatası olduğunu söylemişlerdi.

Yalnız oyun üreticisi ve Çin’in ikinci, dünyanın ise en büyük oyun şirketinin böyle bir hatayı 3 kez yapması dikkat çekiciydi. Elektronik yazılım ve kodlamada dünyada lider olması gereken bir şirket böyle bir hatayı üç kez yapabilir mi? Ya da hata değil de, dünyayı mı uyarmaya çalışıyor?

Bunun ardından patlak veren ikinci bir olay da;

Çinli milyarder bir iş adamının Tv kanallarına yaptığı açıklama salgının level atladığının bir göstergesi; Çin’i gerçekleri saklamak ve saptırmakla suçlayan iş adamı, 50 bin kişinin yakılarak imha edildiğini, salgından ise 1,5 milyon insanın enfekte olduğunu açıkladı.

Çin’den gelen yüzbinlerce paylaşımı ve salgınla ilgili bu iki açıklamayı toplayınca ortaya çıkan sonuç aslında çok net.

Çin aldığı sert tedbirlere rağmen, kendi sınırları içinde böylesine tehlikeli bir boyuta ulaşmış, dünyada 28 ülkeye sıçramış bir salgın vakasının önüne geçebilmek için benim aklıma gelen ilk çözüm, tüm devletler ve yine dünyadaki bütün bilim insanlarının hangi konuyla uğraşıyorlar ise bir kenara bırakıp, bu belaya bir aşı geliştirmek için birleşmeliler.

İnsanlık yakın zamanda böyle olaylarla çok sık karşılaşmaya başladı.

Domuz gribine, kuş gribine aşı bulasıya kadar neler yaşadığımızı hatırlayın. Katletmediğimiz hayvan kalmadı. Epey bir zaman, yumurtayı, tavuk ürünlerini tüketmeyi kestik. Halen bu hastalıklar tekrarlansa da, en azından aşısını bulduğumuz için biraz rahatız.

Ama bu sefer durum daha zorlu gibi görünmekte.

Düşünün, dünyada birçok alanda bütün büyük firmaların tedarikçisi durumuna gelmiş, teknolojisinin ve üretimin kurallarını değiştirmiş Çin gibi bir ülke, bütün fabrikalarını, okullarını, hastane hariç tüm kurumlarının işleyişini ya durdurmuş, ya da evden çalışmaya yönelterek kendi ekonomisine en büyük darbeyi niye vursun. Ölüm oranı Yüzde 2’lik bir salgın için mi?

İdeolojisinin temelinde insan önceliğini savunan bir rejimle yönetilen Çin’de, sokaklarda hastalığa yakalanmış insanların zorla yakalanıp götürüldüğü, kurşun kutular içinde kamyonlara bindirildiği, maske takmayanların şiddete maruz kaldığı görüntülerin aşırı oranda ülke dışına sızıyor olması ülkedeki krizin boyutunu göstermekte.

Çin, Wuhan kentini hızlı bir şekilde karantinaya aldı. Evet bu yapılması gerekli bir hareketti. Kent çapında bilim kurgu filmlerini aratmayacak şekilde uygulanan karantina sonrasında, halen bir aşı geliştirilemeyerek, salgının her gün artıyor olması, insanların üzerindeki stresi artırmış durumda.

Şehirde toplama kampları oluşturulmuş, yollar bariyerlerle veya moloz yığarak kapatılmış durumda. Bu acı görüntülerde; sokak ortasında düşüp ölen insanların durumunun yanı sıra içinde hasta insanların bulunduğu gerekçesi ile binaların, apartmanların giriş kapıları kaynaklanarak mühürleniyor.

Evet, ekonomi, teknoloji, insan gücü açısından büyük bir ülkenin bir virüs karşısında çaresizliğini görmek bir yana, bu salgının diğer ülkelere geniş kapsamlı şekilde sıçrama tehlikesi ile karşı karşıya olmak, bunu daha önce de yaşamış olmak ayrı bir tedirginlik yaratmalı. Belki siyaseten sağlanamayan birlik bilimle atılacak adımla sağlanır.

Ekonomi demişken, bu salgının sürmesi halinde bütün dünyanın üretimlerinde kullandıkları mal tedariklerinin yanı sıra, işletmelerin sattığı tamamlanmış ürünlerin çoğunun da Çin’den geldiğini düşünürsek yakında yaşanacak ekonomik krizin boyutlarını ben ekonomist olmadığım için düşünemiyorum.

Salgın başladığından buyana geçen kısa sürede Çin dışındaki birçok büyük firma,  tedarikçilerinin önemli kısmının Çin’de olmasından dolayı yaşadığı sıkıntı yüzünden üretimlerini askıya almaya başladılar bile.

Özellikle belirtmek istiyorum ki; Yazıya ekli videodaki görüntülerin çok daha çarpıcı ve acı olanları mevcuttur ve bilerek koymadık. Koyduklarımızı da mümkün olduğunca kısaltarak kullandık.

Bununla birlikte, bu yazıda ve eklediğimiz görüntülü haberde amacımız; bir panik havası ya da sansasyonel haber yapmak değil, acilen tedbir alınması gerekliliğini vurgulamak içindir.

Sağlıcakla…