Türkiye’de iktidarın çok övündüğü, “yaparsa Akepe yapar” dediği sağlık sistemi vardı ya, işte o sistem çöktü… Allah rahmet eyleye!..
Aylar yıllar sonraya verilen randevular, randevu günü geldiğinde sizin yüzünüzü ve derdinizi çoktan unutmuş ve takipten çıkarmış doktorlar,
“Giderlerse gitsinler” tehdidini onurlarına yediremeyip üzüntü ile yurt dışına göçenler,
Hiçbir şey üretmeyen cami imamlarının doktorlardan daha çok kayırılması,
Aile Sağlık Merkezlerinde görev yapan sağlık personeli ile doktorların üvey evlat muamelesi görmesi, neymiş efendim gelmeyen hastaların parası aylıklarından kesilecekmiş…
Vay anasını be, vay anasını!..
Üstüne üstlük bunların yazacakları ilaç cinslerinin kısıtlanması da bir tuhaf sağlık anlayışından ve uygulamasından başka bir şey değil…
Hasta açısından hepten bir garabet; aile hekimine gidersen maaştan 100 lira, hastaneye gidersen 300 lira kesinti, ilacına rapor alırsan ayrı tarife… Emekli zaten hastaneden çıkmıyor, n’olcak, maaşı yatır hastaneye gel…
Ya hastaneye mastaneye yatarsan?
Ya ameliyat filan olursan?
Çıkınca bi taraflarını avuçlarsın artık!..
: ))))))
Sağlıkta çağ atlamışız…
Sevsinler!..
X XX
VEFA DUYGUSU KENTLERE KİMLİK KATAR
Ülkenin neresine, hangi kentine giderseniz gidin, oralarda cadde ve sokaklarda, meydanlarda ülke büyüklerinin ya da o kentin yaşamış ünlülerinin isimlerini görürsünüz.
Dünyada da böyledir
Oralara verilen bu isimler bir vefa duygusunun dışa vurumudur, vefa göstergesidir…
Bu şekilde bir teklif o kentin yerel yönetimine geldiğinde ya da getirildiğinde de onur duyulur. Ama bazen de kimileri kapris kurbanı olup kendilerinden izin alınmasını ister, “gelsin de boyunu boşunu görelim” diye 85-90 yaşındaki ömrünün son günlerini yaşayan sembol kişilerle kendilerini kıyaslarlar…
Görüyoruz böyle seviyesizlikleri…
Halkla bütünleşmeyi becerememenin utancını hep yaşayacak bunlar, vefa duygusunun kentlere kimlik kattığını bir türlü öğrenememiş olmanın da cezasını çekerler