Pompei lavları,

Çernobil patlaması,

İspanyol gribi,

Gölcük ve Hatay depremleri…

Düşündüğümüzde ilk etapta aklımıza gelenler bunlar…

Bu felaketlerde on binlerce insan öldü ve yaralandı.

Bir de Mayerling Faciası diye bilinen bir olay var ama bu romantik bir vuslat öyküsünün döneminin kahramanlarının etrafında dönen ve kafalara sıkılan birer kurşunla noktalanan acı anlatımı…

Ve şimdi de Zonguldak’ta bir facia yaşanacak,

Yayla faciası!..

Padişah fermanıyla kurulan ve bir Rus ya da Rum kömür ocağı sahibine ait olduğu söylenen iki katlı bir yapının içinde yer alan Mithatpaşa okulunu yıktık biliyorsunuz… Okulun Osmanlıca arşivleri de koruma altındaymış güya.

İnşallah öyledir…

Fransızlardan kalan kuyruklu Steinsbeckpiyanoyu korumuşlardır her halde?

Her neyse;

Bizim dönemimizde ilk okul olarak hizmet veren Yayla okulu 1952 yılında tek katlı bir binada hizmete girdi. Daha düne kadar da hizmet verdi, kimler geldi kimler geçti bu okuldan… Güzel seçilmiş yeri, tek katlı oluşuyla deprem gibi tehlikelerden korunmalı olması, çocukların emniyet altında bulunması, anılarımızda da özel bir yeri olması…

Zonguldak’ın bir değeri yani bu okul ve bu okulun yaşatılması gerekir, korunması gerekir.

Ancak ne var ki okulun depreme dayanıksız olduğu bahanesiyle yıkılıp başka bir yerde hizmet vermesi, bulunduğu çok çok kıymetli arsanın da ne olacağını belli olmaması, talan ve gayrimenkule çökme korkusuyla yaşayan vatandaşları tedirgin etti, okulun yeniden yapılı izcin seçilen yerin açıklanması da insanları çıldırttı.

Neresiymiş efendim bu yer?

Yayla Konağının bahçesinde bir yermiş, 12 buçuk dönümlük yer için kararlar çıkartılmış, 4 buçuk dönümüne bina yapılacakmış, yüzlerce ağaç da kesilecekmiiiiiş…

Vay anasını sayın seyirciler beeeee, vay anasını!

Başka yer bulamamışlar…

Bırakın okul bulunduğu yerde öyle kalsın, çıkıp da birileri “yıkılır mıkılır, deprem olur dayanmaz” gibilerden göbeğinden konuşmasın…

Adama gerisiyle güler bu millet!

Amaç başka, her kes biliyor…

Talana ve peşkeşe çanak tutan Akepe zihniyetinin göz göre göre gelen bu türden bir uygulamasına da bu nedenle halk geçit vermek istemiyor…

İşte yazımıza konu ettiğimiz Yayla Okulu da gelecekte bu kentin tarihinde “Yayla Faciası” olarak anılmaya bu nedenle aday görünüyor.

Mithatpaşa faciası,

Fevkani faciası,

Şimdi de Yayla Faciası…

Yalan mı?