Yayla okulunun yıkıma kararı için verilen çabalar, bu kapsamda mahkemelik olunması ve mahkeme kazanılırsa buranın tahsisi… Tahsis edilmeden önce de Yayla Konağının  bahçelerine bu okulun taşınmak istenmesiiii…

Bahaneyi de duyun ve gülün;

-Yayla okulunun yeniden yapılacağı yer eski okula yakın olmalıymış, yoksa adının verilmesinin ne önemi kalırmış…

Hehhehheeeee…

Her halde Zonguldak halkını ilkokul çocukları sandılar!

Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz, hatadan dönün! Gidin okul lazımsa başka bir yere yapın, emin olun kimse adının Yayla olup olmadığını önemsemeyecektir.

Gerçek Yayla okulunu da rahat bırakın; orijinal haline döndürün,  deprem meprem gibi bahanelerin ardına sığınmayın, hiç merak etmeyin yıkılmaz o okul!..

Eski valilik binası, işçi müdürlüğü binası, Mithatpaşa İlkokulu, Fevkani Köprü… Yetmedi mi tarihe vurduğunuz darbeler? Kent merkezindeki Yardımsevenler binası yanında bir karakol vardı hatırlarsanız, İtalyan Kilisesiydi, o da gitti!..

Yetmedi; Yayla okulu, çüşşşşş!..

Bakın sosyal medyada bu olay için yapılan yorumlardan binde birlik bölümü, sen de iyi oku Muammer Avcı, bir okulda eğitime yıllarca ara verdirten adam olma, dolduruluşa gelme…

Tahsin Güner: İşin kolayını hatta bahanesini buldular. “Depreme dayanıklı değil” dendimi akan sular duruyor. Kontroller memur, karar veren kadı.Daha nereler yıkılacak seyredeceğiz.

ŞadanYaşkan: Bir öğretim yılı heba edildi yılların Yayla okulu atıl vaziyette bekletiliyor nedeni niçini meçhul!30 yılımı geçirdiğim değeri tartışılmaz okulumu gördükçe içim sızlıyor, elimde değil!

Muammer Güner:Bunlar kafayı yemiş artık gerçekten ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bir şehre ancak bu kadar ihanet edilebilir.

NezihaDemiroz: Muammer Güner çok haklısınız çocukluğumuzu, gençliğimizi çaldılar doymadılar, içler acısı bir şehir olmuş çok hüzünlendim,üzüntüden tansiyonum çıktı.

Osman Serdar Çetin:Zonguldak'ın kimliği niteliğinde Fevkani Köprüsü'nü hiç sebepsiz keyif için yıktılar (gerçi yıkan enkazında kaldı) ya, söyleyecek söz bulamıyorum.ZONGULDAK TARİHİNE KARA LEKE OLARAK GEÇMEKTEN KEYİF ALINMASI galiba başka izahı yok...

Şule Elmas Dizdar:Korunma altına alınması gereken bu yapıyı lütfen bozmasınlar !!!!

Sevda Avcı:Zonguldak en güzel binalarıniza kıymasınlar...

Sami Gökmen:Böyle bir şey nasıl olabilir. Bu düşünceden süratle dönülmeli.

Lebile Uysal Korkutan:Yermi bulamadılar, eskilerden kalan bu binayı da bu şekilde yok etmek istiyorlar.

Altan Yontan:Canları sıkıldıkça bir yerleri yıkarak rahatlıyor mu bu kişiler?

Saniye Cicibaşoğlu: İki gün önce dozer sokmuşlar, oraları tarımar ediyorlardı.

Berrin Olgun:İnanılır gibi değil

Gülçin Aslan:Yermi yok başka çocukluğum burada geçti babacığım burada çalışırdı çok anılarım var en kısa zamanda korunmaya alsınlar

Serap Elibol:Bu nereden çıktı? Olacak iş değil. Koca Zonguldak 'ta hiç mi yer kalmamış? Yıka yıka geçmişimizi hatırlatacak bir şey bırakmadılar. Olumlu olanı destekleriz. Ama bunun gibi akıl almayacak şeyler desteklenemez.

Serpil Usta:Hakikaten çok yazık. Sonradan pişman olacağınız uygulamayı yapmayın.

Nurten Cetinkaya:El atmadıkları hiç bir yer kalmadı çok şükür…

Soner Tomruk: Başka yer mi yok çukurun içine okul yapılımı Eski okulu güçlendirin Zonguldak’ da çok büyük deprem mi bekleniyor.

Esin Tuncel Özer: Çekin elinizi güzelliklerimizden hatıralarımızdan... Hangi Avrupa ülkesinde eski yapıları yıkıyorlar feyz alın biraz... Nedir sizin bu beton aşkınız?

 

LEVİ’S Mİ, ANTRİKOT MU?

Bildiğiniz gibi millet gıdasız kaldı, eskiden pişirecek bir şey bulamayıp salata yapın ve suyuna ekmek banarak karnını doyurmaya çalışan vatandaş şimdilerde salata bile yapamıyor, bir tabağının maliyeti 100 lirayı buldu çünkü…

Halk “açız aç” diye bağırıyor, 10 bin liralık emekli aylığına zam istiyor, çalışan gariban 17 bin liralık asgari ücretin yükseltilmesini istiyor, hükümetin bakanlarından tık yok, para yokmuş… Ama kendileri 1 Temmuz’dan itibaren aylıklarına 50 bin lira zam almayı biliyorlar. Üç beş maaşı götürmeyi biliyorlar, buna para var, garibana yok…

Bazen haberleri izliyorum da “bunu söyleyeni Mazhar Osman’a bir göstermeli” diyorum kendi kendime, bakın bakanın biri alev alev yanan ormanlarımız için kameralara karşı ne dedi biliyor musunuz: “Endişeye gerek yok” dedi…

Sağlık sistemi çökmüş, bakan “her şey kontrolümüz altında” diyor…

Kara para aklayan dünyanın en geri ülkelerinin bulunduğu gri listeden üç yıl sonra çıkmışız bakan “büyük başarı” diyor, ulan ben mi soktum ülkeyi o listeye?

Her neyse;

İnsanlar öylesine aç ki, Zonguldak’ta büyük marketler çürük sebze ve meyveyi çıkış kapılarının yanına naylon naylon paketleyip satışa sunuyorlar, kapış kapış gidiyor…

Pazarda köylüler getirdikleri malı akşam geri götürüyorlar… Zaten pazaryerlerinde tezgahlar da yarısı boş olarak hizmet veriyor…

Süt ürünlerini vatandaş çoktan unuttu da et ürünleri artık hayallerde kalmış durumda, yaşamında hiç et görmemiş bir nesil yetişiyor. Baba eve gelmiş o gün bir arkadaşından borç almış ve o parayla da çocuklarına birer dilim et almış kasaptan ve “çocuklar size antrikot aldım bu gün” diyor, çocuklar ne yapsın, çok seviniyorlar ama antrikotu et olarak değil de bir kot markası olarak algıladıkları için seviniyorlar…

Hey gidi Türkiye heeeyyyy…

Bu hallere düşecek ülke miydin sen?