Hoş buldum, Gizem Hanım. Kastamonu’da doğdum. Orta okulu, İstanbul Nişancı Ortaokulunda, liseyi Diyarbakır Lisesi’nde okudum. Trakya Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümünü bitirdim. Aynı üniversitede Gıda Ana Bilim Dalında Yüksek Lisansımı tamamladım. Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümünde ‘Aile şirketlerin Yönetimi ve Kurumsallaşma’ tezimle MBA eğitimimi tamamladım. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi üzerine doktora yapıyorum. Uzun yıllar çikolata ve şekerleme sektöründe yöneticilik yaptım. Gıda sektöründe çeşitli dergi ve sitelerde sektöre yönelik makaleler yazıyorum. Kasyot, Kastamonulu Şair Yazar ve Ozanlar Platformu ve Atakent Kadın Yazarlar Platformların kurucusuyum ve çalışmalarımız devam ediyor. 2015 seçimlerinde milletvekili adayı, 2018 ve 2024 yerel seçimlerinde belediye başkan aday adaylık süreçlerim oldu.

2-) Yazma süreciniz nasıl başladı?

Yazarlık sürecim gıda konusunda birikimlerimi gelecek kuşaklara aktarmak isteğiyle başladı diyebilirim. Çikolata konusunda Türkçe kaynaklar ve teorik bilgileri içeren kaynak çok azdır bu sebepten bilgilerimi yeni mezunlara aktarmak istedim. Edebiyat alanında ise biraz çekinerek başladım. Lise de kompozisyon dersinde edebiyat hocamdan devrik cümle kurduğum için sürekli uyarı aldığımdan hikâye yazamayacağımı düşünüyordum. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında kâğıt toplayan yaşlı bir adamı pencereden seyrediyordum fabrikaların çöp konteynerinde bulduğu karton kolileri büyük bir sevinçle toplamaya başladı o gün yüzünde gördüğüm o mutluluk beni çok etkiledi. Ne hissettiğini düşündüm ve kurguyla hissettiğini düşündüğüm duyguları ‘Pazartesi’ başlığıyla kaleme aldım. Yazdığım hikâyeyi düşüncesine güvendiğim kardeşime ve bir iki arkadaşıma gönderdim. Geri dönüşler çok olumlu oldu ve ısrarla yazarını sorunca yazabileceğime kanaat getirdim. Lisede olumsuz eleştiriler demek ki benliğimde farkında olmadan beni çok etkilemiş.

3-) Yazarken neler hissediyorsunuz, size ilham olan şeyler neler, Türk edebiyatında idol olarak gördüğünüz yazarlar var mı?

Yazarken, şimdiki zamandan ayrılıp bazen geçmişe bazen de geleceğe gidiyorum. Hikaye’nin kahramanın acılarını ve sevinçlerini yaşıyorum. İlk kısa romanım Sürmeli’yi yazarken adeta olayların içinde gelip gittim. İlham olan konular diye bir belirleme yapamıyorum. Özellikle toplumsal olaylar çok etkiliyor. Türk edebiyatında idol olarak örnek aldığım yazarlar elbette var. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Rıfat Ilgaz, Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Tahsin Yücel, Aziz Nesin, Sait Faik Abasıyanık, Suat Derviş, Halide Edip Adıvar, Kemal Tahir, Yusuf Atılgan Şairlerden, Cemal Süreya, Atilla İlhan, Can Yücel, Nazım Hikmet

4-) Yazmış olduğunuz kitaplarınızın türü ve konusu nedir, içeriğinden bahseder misiniz?

Mesleki kitaplarım; Çikolata Teknolojisi, Aile Şirketlerinde Yönetim ve Kurumsallaşma, Çikolata ve Şekerleme Sektöründe Mikrobiyolojik Uygulamalar.

Edebiyat alanında; Ömürden Bir Kesit, yedi hikayeden oluşan ilk kitabım.

Sürmeli, 1950’den başlayarak 1974 yılına kadar Anadolu’da kadının yaşamını anlatıyor. Toplumun kadına bakışını konu alıyor.

Kadın bu toplumun temelidir. İster şehir de olsun isterse köyde olsun kadının omzuna binen yük her zaman fazla olmuştur. Sürmeli de anlatılan köy kadının hayalleri ve sıkıntıları nasıl göğüslediğini, anne hasreti ile babasının yanında var olma mücadelesini ve evlilik ile değişen hayatını anlatıyor.

Sürmeli’de konuşmalar yöresel şive ile yazılmıştır. Bu açıdan kültürel bir önemede sahiptir.

Kadının var olma mücadelesidir Sürmeli. Gerçek yaşamdan kaleme alınan hikaye de yaşamın zorluğu ve kadının üzerindeki baba, koca ve toplum baskısı sonucunda sessiz kalmasını ve anne özlemi ile babanın kızına gösterdiği anlayışı da bulacağınız sıcak bir yaşamın acılarına da tanıklık ettiğimiz kısa roman çalışmamdır.

YouTube Oto Video İzlenme Nasıl Alınır? (2024) YouTube Oto Video İzlenme Nasıl Alınır? (2024)

Akrep ile Yelkovan; İlk şiir kitabım.

Her ve Hiç; Kısa hikâyelerin yer aldığı ikinci öykü kitabım. Her ile Hiç’in savaşı insanlık var oldukça yaşandı, bundan sonra da yaşanacak ve bu savaşlar yaşanırken birileri buna tanıklık edecek. Aydınlıkla karanlığın, iyilikle kötülüğün, barışla savaşın, uzunla kısanın, bugünle yarının, zenginle fakirin, aklına ne gelirse gelsin tüm zıtlığın evrende var olma birlikteliğidir bu. Aslında tüm sorun vereceğimiz kararda; “Her” mi olmaya karar vereceğiz yoksa “Hiç” mi olmaya?

5-) Şuan çıkarmayı planladığınız başka bir kitap projeniz var mı, sizi okuyanlara spoiler vermek ister misiniz ?

Evet, yeni roman çalışmam Ahbap Kitap’tan Ekim ayının ortalarında çıkacak. Yeraltı edebiyat bulguların olduğu insan gerçekliğinden yola çıktığım gerçekle hayal arasında kalan bir yaşam konu alınıyor.

6-) Son olarak Türk gençlerine ve kitap tutkunu okurlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Yazar olmaktan daha ziyade yazabilmek için yeterli birikimin olması gerekir. Bu birikimi okumakla sağlarız. Yılda 7.2 kitap okunmakta ve nüfusun % 31’in hiç kitap okumuyor ve 4 kişiden 1 kişinin düzenli okuma alışkanlığı olması aile yapımızın uygun olmadığını göstermektedir. Çocuklar aileden gördüğünü uygular, anne, baba da olmayan özelliği çocuktan beklemek olmaz. Eğitim sistemimiz yetersiz, OECD verilerine göre Türkiye’nin % 40 okuduğunu anlamıyor. Peki neden okuduğumuzu anlamıyoruz? Dil becerisinde zayıflık, doğru dil bilgisini kullanmamak. Gençler arasında sesli kelimeleri kullanmadan mesajlaşıyorlar, çok fazla kısaltmalar, argo kelimelerle yazışmalar dil bilgisine önem vermeyen ve dilbilgisi çok zayıf nesil var. Kelime bilgisinin yetersizliği de okuma alışkanlığımızın olmamasından kaynaklı ve Türkçe çok zengin dil olmasına rağmen bizler en fazla 400 kelime ile konuşuyoruz.

Kaynak: Bülten