Gerçekten de şu başkanlık olayı, hele hele atanmayıp da seçimle gelinen başkanlık olayı zor mu zor…

Size çalışanlara yaranamazsınız, çalışmayanlara hiç yaranamazsınız;

Herkes sizden bir şey bekler;

Kimi iş bekler, kimi aş bekler, kimi ihale bekler…

Partinize bile yaranamazsınız; partinin ne kadar il başkanı ilçe başkanı filan varsa, bunların boşta gezen yeğenleri dostları vardır, bir yere gitseniz gözler sizin üzerinde olacağı için bunlar da görüntüye girmek ister, bu nedenle bavul gibi yanınızda gezerler, bir yere otursanız orada da tuzluk gibi masadalar… Yalan mı?

Siz icracı bir makamda olduğunuz için yapılan tüm olumlu işler sizin mal edilmelidi mi? Değil işte; bunlar “partimiz martimiz, Ankaralara gittik, bakana başkana çıktık…” diye başlarlar, bu işleri kendilerine mal etmeye kalkarlar…

Eğer işler kötü giderse siz “beceriksiz” başkansınızdır! Hele hele bu takım bir de cahil-cühela takımından olursa gel bir de bunlara dert anlat…

Bakanlar, başkanlar sizi ziyarete gelir, bunlar da makamınıza gelir, susturmaya çalışsanız susturamazsınız, sizden fazla konuşurlar…

Sizin olanaklarınızı amcaoğullarının, komşularının lehine kullanmak için sözler verirler, yapsanız bir türlüüüüü, yapmasanız bir türlü! “Yahu bu olmaz yasalara aykırı” dersiniz, bu kez de tavır koyarlar…

Bir yerlere bir yardım mı yapılacak, bir araç mı tahsis edilecek, kendi kendilerine halka söz verirler, olmayınca da suç kimin olur, tabii ki başkanın…

Bir yere, bir makama, bir olaya gidersiniz, bunlar başlar “beni de götür, beni de götür…” Götürseniz olmaz, götürmeseniz olmaz, kendilerine pay çıkaracaklar ya…

Daha yazacak çok konu var da, bekletiyoruz, “sonra yazacağız” diyoruz…

Başkanlara da sabır diliyoruz!..

Ağızlarınla kuş tutsalar,

Yaranamazlar!