Cumhurbaşkanının da gidip izlediği maçta Mili takım çeyrek finalde “theend” dedi, üzüldük ama yapacak bir şey yok… Şimdi herkes suçu bir yerlere atacak. Kimi teknik direktör diyecek, kimi hakeme kabahat bulacak, kimi havayı beğenmeyecek, kimi suyu; kimi de “şu uğursuz geldi, bu uğursuz geldi” yorumunu yapacak bu işler böyledir… Bu işler adamı dişler!

Kupanın bence en önemli olayı ise Merih’in yaptığı bozkurt işaretiydi. Merih iyi bir futbolcu, klas bir isim, en önemlisi de profesyonel futbolcu. Profesyonel futbolcu demek futbolun ıcığını cıcığını bilen biri demek. Oyunda yapılmaması gereken hareketlerin tümünü ezbere bilir. FIFA’nın hangi hareketlere ceza verdiğini de ezbere bilir. Maç sırasında politik görüş belirten bir işaretin yapılmaması gerektiğini bilir, ahlaksız bir el kol hareketi yapılmamasını da bilir. Nasıl ki maç sırasında tutup elinizle “nah” işareti yapamazsanız, ya da bir elinizi öbürünün içinde “şlak” diye seyirciye karşı “ kodum mu?” anlamlı küfür işareti yapamazsanız, bozkurt işareti de yapamazsınız. Siz istediğiniz kadar “bozkurt işareti bizim millî işaretimizdir” deyip durun, yemezler! Zaten bu işareti nüfusuna geçirmiş olan MHP de kabul etmez, “partimin görsel sloganıdır” diye tepki koyar… Gerçekten de öyle değil mi, biz millet olarak bu işaretle MHP’yi kuran Alparslan Türkeş zamanında tanışmadık mı? Şimdilerde Bahçeli bu işareti hasbelkader yapan başka partilere “n’olüyorüzülen, bu benim sembolüm” diye posta koymuyor mu?

Şimdiiii;

Milli maçlarda saha kenarındaki malzemecinin bile önemi varken, saha içindeki futbolcunun önemi tartışılmaz, Merih’in önemi ise hiç tartışılmaz. Ama ne yaptı Merih, çıktı bozkurt işareti yaptı ve iki maç ceza alıp bu en önemli maçta oyun dışı kaldııııı… Sonra da “ben Türküm, Türklüğümle gurur duyuyorum” gibilerden suya tirit masallar… Biz Türk değil miyiz? Böyle hareketlerle mi ifade ediyoruz Türklüğümüzü? Haaaaa? Belki oynasaydı skor başka olacaktı. Belki yine gol atacaktı. Belki takım yarı finale çıkacaktı. Ama olmadı, milli takımı yaktı, hem de resmen yaktı…

Eveeeeeet;

Yarı final yolunda bize bi şey uğursuz geldi, ama ne?

Bilin bakalım?

TATİLE Mİ, BEYCUMA’YA MI?

Bilindiği gibi Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen bir projeyle gençlere yönelik 5 günlük bir tatil olanağı sunuldu. Proje 10 Temmuz’da başlayacak.

Proje ile ilgili sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, “Seyahat Sever ile hazırlıklar başlasın, rota oluşturulsun. Gençlerimiz GSB Yurtlarında 5 gün ücretsiz konaklayacak, ülkemizin eşsiz güzelliğini keşfederek unutulmaz bir yaz geçirecek” ifadelerine yer verdi.

Bakan bey böyle dedi ama müjde gibi duyurduğu yurtlarda konaklama konusunda bazı çekinceler ortaya çıktı ve gençlik “tatile mi gidiyoruz, Beycuma’ya mı?” diyerek eleştirilerini dile getirdiler.

Gençliğin eleştirdiği yurtlarda konaklama için belirlenen şartların 8, 10,11 ve 13. Maddeleri gereksiz ve beceriksizlik örneği olarak yorumlanıyor. Örneğin konaklayacak gençlerden sabunlarını, tuvalet kâğıtlarını yanlarında getirmeleri bile isteniyor, “koğuş kalk koğuş yat” gibi bir uygulama baskısı var, bakanlık gençlere biraz peynir ile birkaç zeytini bile kahvaltı olarak veremiyor.

Yurtları çepeçevre kuşatan tel örgüler de cabası…

Eleştirilen bu maddeler şöyle:

Madde 8- Yurtlarda konaklayan gençlere kahvaltı ve yemek hizmeti sunulmayacak.

Madde 10- Konaklama süresince yurtlardan en erken çıkış saati 05.00 ve son giriş saati 01.00 olarak uygulanacak.

Madde 11- Odalar konaklama süresince her gün 13.00 – 17.30 saatleri arasında temizlik yapılması için boşaltılacak.

Madde 13- Yurtlarda konaklayacak gençler kişisel temizlik malzemelerini getirmekten kendileri sorumlu olacak.