Demokrasi ile özgürlük arasında bir paralellik var biliyorsunuz; ne kadar özgürlük, o kadar demokrasi veya ne kadar demokrasi, o kadar özgürlük…
İnsanlar için böyle, sadece insanlar için!
İnsan olmayanlar için bu gibi ve bazı kavramlar önemsiz, örneğin yüzyılımızda hala ortaçağı yaşayanlar için…
Gidin bakın Afganistan’a; var mı kadınlara özgürlük?
Yok!..
Kadınları insandan bile saymıyorlar, gezmek yok, arabaya binmek yok, okumak yok, başı açmak ölüm nedeni…
İran da aynısının laciverdi…
Bir iki ay öncesine kadar, sakalları göbeklerindeki ayetullahları protesto için saçlarını kazıtıyorlardı kadınlar kızlar İran’da… Kafasındaki bez parçası az buçuk açıldı diye o ayetullahların emriyle din muhafızları tarafından karakola çekilip dövülerek öldürülen bir genç kızın ardından ayağa kalkan İranlı kadınlar aylarca direndiler, direndiler ama yobaz ve kadına hayvan muamelesi yapan şeriatçı takım tarafından baskılanıp ezildiler. Dünyadan da yeterince destek görmedikleri için şimdilik sindirildiler. Çünkü dünya karşısında çağdaş ve uyanık bir İran görmek istemiyordu, bunun en iyi yolu da İran halkını dinin dişlileri arasında öğütmekti…
Demokrasi olmayınca özgürlük de olmuyordu işte…
Bizim ülkemizde de bu türden denemeler yaşandı, yaşanmakta devam da edebilir, kadın kız düşmanı Hizbullah’ı yok edemedik, bu caniler bildiğiniz gibi betonların altına domuz bağı ile bağladıkları insanları, kadınları ve kızları canlı canlı gömüp infaz etmişlerdi…
Az buçuk sindirilen Hizbullah’ı hortlatma çabaları pervasızca sergileniyor ne yazık ki…
Türklüğü reddeden Hüdapar, Hizbullah’a da terör örgütü gözüyle bakmıyor. Türklüğü reddetmek olgusu da ümmetçiliğin bir başka boyutu. Zaten bu nedenledir ki Türk bayrağını da reddediyor bunlar.
Varlığını reddedenler kulübünün üyeleri olan yobaz takımı ümmetçiliği öyle boyutlara vardırdı ki, sosyal medyanın fenomen kedisi Kirli bile sahibini tanırken, bizim şariatçılar bunların sahiplenen sakallı cübbeli takımının uşakları olmayı hüner sandılar…
Fenomen kedi Kirli dedik ya; o bile bunlardan akıllı…
Sahibinden satılık bu güruh bakalım yakın gelecekte hangi hünerlerini kamuoyu ile paylaşacaklar? Hangi kuvvetli esen rüzgara arkalarına alacaklar, hangi kıbleye secde edecekler?
Demokrasinin sağladığı özgürlük ortamını, özgürlükleri ilk fırsatta ortadan kaldırmak için kullanacak olan yobaz takımı, sığınmacı kisvesi altında ülkemizi işgal eden ve üremekten başka işleri olmayan kaba saba bazı kültürlerle de birleşince; o canım ülkemiz, o güzelim vatanımız ve vazgeçemeyeceğimiz demokrasimiz ne yazık ki tehlike altına giriyor.
Böylece özgürlüğümüz de yavaş yavaş elden gitme aşamasının ilk basamağına tırmanmış oluyor…
Ülkemizin demografik yapısının yani nüfus çeşitliliğinin sığınmacı Araplar, Afganlılar, Afrikalılar tarafından bozulması, gelecekte ülkemizin asıl sahipleri olan biz Türklerin özgürlüğünü de tehlikeye sokuyor, yaşam alanlarını da daraltıyor.
Ve bir cumhuriyet, yani Türkiye Cumhuriyeti işte bu şartlar altında bir seçime gidiyor…
Ya “demokrasi ve özgürlük” diyecek,
Ya da bu canım ülke elden gidecek!..