Bildiğiniz gibi emekli kesimin, asgari ücretli kesimin anaları ağlamış durumda. Öte yandan da iktidar kesiminde üç beş maaş alanların ortaya çıkardığı bir zıtlık var; bir yanda sürünenler, bir yanda bu sürünenlerden nemalananlar…

Birkaç ay çalışıp emekli olan, tekrar vekil seçilen, çift maaş alan, meclis tabldotunda eşine dostuna bedava yemek yediren, üç kuruşa aile boyu sağlık hizmetlerinden yararlanan,  hatta bu parayı bile vermeyen vekillerimiz de olayın bir başka yüzü…

Benim en çok garibime giden ise 10 bin liraya talim edip “ooohhhh buna da şükür, Akepe’den Allah razı olsun” diyen saftorik emekli kesimi… Bunlar şimdi bir de .yandaş medyanın yandaş kanalların dolduruşuna gelip “baaak enflasyon da düşüyor işte” gibilerden saz çalıp oynuyorlar…

Ülen dangalak;

Enflasyon düşse ne yazar, düşmese ne yazar? Yazarsa Gönül Yazar!.. Diyelim ki enflasyon düştü düştü ve sıfır noktasına geldi, n’olcak? Olacağı şu, dolar durduğu yerde çakılıp kalacak belki ama piyasada fiyatlar artmaya yine devam edecek. Ekonominin en basit kuralıdır bu! Enflasyon ile hayat pahalılığı arasında direkt bir bağlantı yoktur. Hayat pahalılığı arz-talep dengesinden kaynaklanan bir oluşumdur. Senin ülkende üretimin bitmiş, sen tutuyorsun birilerinin“enflasyon düşüyor, şinanayda yavrum şinanay” havalarına el çırpıyorsun. Ne alaka? Görürsün bu sonbahar kış Hollanda’nın başkentini… Domatesi 100 liraya yiyince anlarsın seni nasıl kandırdıklarını. Şunu da unutma; hani “emekliye zam vermezsek enflasyon düşer” diyorlardı, n’oldi? Zam vermediler, enflasyon tam tersine Temmuz’da katlandı! Aynı şe meşhur “nas” hikayesi gibi. Anladın mı seni nasıl uyuttuklarını. Anlamadın mı? Bekle biraz daha kafana dank edince belki anlarsın...

X     XX

Karacıların komutanı tatbikat sırasında bir asker çağırmış. Asker:

-"Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş.

Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. Asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek:

-"İşte cesaret" demiş.

Havacıların komutanı bir asker çağırmış. Asker:

-"Emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş.

Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış. Daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş, asker de emre itaat etmiş ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da diğerlerine dönerek:

-"İşte cesaret" demiş.

Sıra gelmiş denizci komutana. Denizci komutan askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazır ola geçmiş ve;

-"Emret komutanım" demiş.

Komutan; -"Derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma" demiş.

Asker;

-"Hadi lan" demiş.

Komutan diğer komutanlara dönerek:-"İşte asıl cesaret bu" demiş.

Asıl cesaret bir ülkede yaşananlara, zulümlere, zamlara, yolsuzluklara, haksızlıklara katlanarak yavaş yavaş ölüp yok olmak değil, halkın düzenini bozup, kendi düzenini sağlayanlara "HADİ LAN" diyebilmektir.

X     X       X

Eski ilçelerimizden birinde, işi erkeklerin saçıyla ilgilenmek olan bir meslek erbabı ne yazık ki biraz “efemine” takılıyormuş… Ara sıra bunu gıdıklayan bir arkadaşı da varmış…

İşte böyle bir gıdıklama töreninde bizimki “ahhh…offf…” iniltileri ile dolu bir kayda girmiş ve bu sosyal medyada da paylaşılmış…

Kayıt olayının en çok beğenilen bölümü ise bizimkinin en heyecanlı olduğu anda arkadaşına “adamsuybeee…” diyerek iltifat etmesiymiş…

X     X       X

55 milyon dolar ödeyip uzaya gönderdikleri Alper Gezeravcı’yı kimse tanımıyor…

Astsubay Kıdemli Başçavuş Yusuf Dikeç ise bedavadan Türk’ü tüm dünyaya tanıttı…

X     X       X

Dernekçilik yapmakla dernekçilik oynamak arasında büyük bir fark vardır. Kimsenin kendilerini takmadığı dernek mensupları dernekçilik oynayanlardır.