Ülkenin ekonomisi çöktü gibi biliyorsunuz, herkes kafasına göre zam yapıyor, isteyen istediği fiyata ürettiğini satıyor. Zonguldak’ta da böyle; inanmayan çay fiyatlarına bakın, 7 buçuk liradan 40 liraya kadar çay satılıyor, nedeni belli değil,  kendisini kafe ilan etmiş işyerleri var ama bunların tuvaletleri yok, ne gariptir ki bunları denetleyenler de yok… Yine aynı şekilde erkek kadın tuvaleti olmayan lokantalar var, bir tabak çorba 160 lira…

İlkelliğin ve çağdışılığın dik alası Zonguldak’ta, devlet kendi kendini rezil etmiş durumda…

TÜİK açıklamalar yaptı; işsizlik neredeyse geniş tabanlı olarak yüzde 30… Genç işsizlik oranı tavan yapmış, her üç gençten biri işsiz…

Kayıtlı işsiz sayısı neredeyse 10 milyon, TÜİK’e göre tabii, kayıtsız belki 30…

Ekonomi ilminden biraz olsun anlayanlar “bu böyle gitmez!” yorumunu yapıyorlar, peki gitmez de ne olur?

Patlar!

Sosyal alanda patlar, ekonomik alanda patlar, siyasal alanda patlar, iç dış politikada patlar, aile içinde patlar, üniversitede patlar…

Önlenemez mi bu patlamanın sesi?

Önlenir ama önleme yolu demokrasiden geçmez, anlarsınız… Onu kapatırsınız, bunu yasaklarsınız, işinize gelmeyeni içeri tıkarsınız, işte sadece sesini kısarsınız ancak. Ama düzen bozukluğu sürer gider!

Fakirleşen halk çöplüklere kadar düşer…

Son 23 ayın en kötü günlerini yaşıyormuşuz, siz iki sene deyin. Tam iki senedir anamız ağlıyor, paramız pul oldu. Çocuklar et sütü tanımıyor, gençliğe “antrkot” diyorsunuz onlar kot markası zannediyor; bilmiyorlar ki, görmemişler ki…

Sporda bile dibe vurduk, tam kırk yıldır ilk defa altın madalya almadan olimpiyatlardan döndük… Spor bakanı federasyon başkanlarını suçluyor; peki TFF yönetim kurulundan iki üç gün önce istifa eden 4 Yargıtay üyesi burada ne arıyormuş?

Diğer federasyonların yönetiminde kimler var kimler acaba, bunların ne katkıları var, neden ve kimler tarafından atanmışlar?

Diğer devlet kadroları da hep liyakatsiz atamalarla doldurulmuş, iş bilen yok… İnce bıyık takımı… Türedi üniversite profesörleri, dekanları rektörleri var, kitap bile yazmamışlar, ama atanmışlar,  sonra da diyoruz ki “bizim üniversitelerden neden adam çıkmıyor?”

Hatır gönül atamaları böyle işte…

AKP ekonomiyi çökertti, kendi de çöktü;

İşi inada bindirdiler, “sonca dence” deyip gitme de gitmiyorlar;

Acaba ne bekliyorlar?