Son birkaç gündür ülkenin gündemi Ekrem İmamoğlu’na endeksli…

Hatta ülkenin geleceğini bile İmamoğlu’nun kaderi ile birleştirenler var,

Ekonominin geleceğini de,

Dış politikayı da!..

Avrupa ve ABD’de Türkiye ile ilgili haberler bu günlerde İmamoğlu’nun içerdeki durumuna odaklanmış bir şekilde ülke aleyhine işliyor. Demokrasinin gerekleri ufaktan ufaktan hatırlatılıyor, şimdilik…
Yarın? Allah bilir!..

Zaten son yıllarda Türkiye pek fazla ülkenin takmadığı bir konuma düşmüştü; Avrupa’da Suriye zirvesi yapılıyor, Suriye ile tam 911 kilometre sınırı bulunan Türkiye’yi davet eden yok… Aynı şekilde ABD’nin yeni başkanı Ukrayna konulu uluslararası toplantısını Arabistan çöllerinde gerçekleştiriyor, tabii ki Türkiye yine bu toplantıda yok. Devlet başkanları bir araya geliyor ama bizim ülke out…

Yandaş basın istediği kadar “Lider ülke Türkiye” palavraları atsın, durum bu!

İmamoğlu’nu içeri almak, malına mülküne el koymak, diplomasını iptal etmek resmi rakamlara göre 10 milyar dolar maliyetli bir hatalar serisi, resmi olmayan rakamlar kapsamında 20-25 milyar dolarlar telaffuz ediliyor.

Dolar ve Euro frenlensin düşüncesiyle bir baskılama ekonomisi uygulanıyor ve merkez bankası piyasayı dolara boğuyor. Dolar şimdilik 38 tele, Euro 41, ya yarın, ya öbür gün?

Bu, şu demek; halk daha da fakirleşecek… Zaten anası ağlamış olan vatandaşın babası da feryat figan sahneye çıkacak.

Dünya ekonomistleri Türkiye’nin yılsonu enflasyon hedeflerini tutturamayacağından emin olduklarını bangır bangır bağırıyorlar. Bizimkilerse hala sağıra yatıyorlar. Yat bakalım,  bostan da yata yata büyürmüş!

Karadan da öte, çok kara günlerin bizi beklediği bu ortamda “her gece iki gündüz arasındadır” diyerek kimimiz dinleyici, kimimiz eylemci, kimimiz de devrimci olarak ortaya çıktık. Çıkmaya da devam ediyoruz.

Emeklileri, çalışanları, kadınları kızları, dedeleri filan seyrediyoruz miting alanlarında ve 30 yıldan bu yana eylem koyma pratiği oymayan üniversite gençliğinin yürüyüş yapma çabalarını görüyoruz…

Daha yeni yeni keşfediliyor yürüyüş,  belki bir 5 sene içinde tam kaparlar olayı, Amerika’nın bile 4 ayda keşfedildiği bu dünyada günümüz Türkiye’sinde 5 sene iyimser bir tahmin. Çünkü eski özerk üniversiteler nerdeeee? Ellerinden alındı hakları üniversite gençliğinin… Biz öyle miydik? 73-74 yıllarında İzmir Konak meydanında Basmane’ye kadar manga manga başlattığımız yürüyüşü sloganlar ata ata sürdürürken her 50 metrede bir durur, yere çömelir, sonra tekrar kalkar yine yürürdük. En az 4 saat sürerdi bir yürüyüş eylemi, polisler de “başımıza bir iş gelmesin” diyerek birerli koldan her iki yanımızda bize eşlik ederlerde yürüyüş boyunca…

O zamanlar üniversite özerkti, üniversite gençliği de özgür!

Şimdiki üniversite gençliğini ekranlarda görüyorum da;

“Daha çok fırın ekmek yemeleri gerekir” diyorum…

Evvveeeeeettttt;

Ülkede durumlar bu merkezde şimdilik, bir “gelecek” korkusu var, bir “yarın” endişesi… “İçeri tıkılma” fobisi giderek sarıyor her yanı, tüm vatandaşlar şimdilik beklemedeler, halk bu hükümeti istemiyor, sandık gelsin istiyor…

İstiyor ama bunu kime kimlere diyor?

Geleceğimize dadananlara mı?

Yarının daha güzel olacağından korkanlara mı?

Aydın insanlardan korkan zihniyet, cahilliği tercih edenlere umut bağlamak istiyor ama artık onlar da bir uyanışın başlangıcındalar!

Yeni bir Türkiye’nin kapılarını çaldığının farkındalar!