Zonguldak halkı emekli, çıkın ana caddelere; elinizi sallasanız emekliye çarpar. Peki emeklinin bu ülkede ve Zonguldak’ta en büyük derdi ne?
Yetmeyen aylık!..
Devlet bunu biliyor mu?
Biliyor ama görmezliğe geliyor; çünkü devlet çalışana bile aylıklarını ödemekte zorlanıyor, emekliye nasıl verecek?
N’apıyorlar?
Kakalıyorlar vergiyi, olmadı ek vergi…
Devlet bir yandan böyle vururken esnaf ve tüccar da öte yandan çakıyor tokadı:
Zam üstüne zam, olmadı ek zam…
Ek vergi olur da ek zam olmaz mı?
Bizde olur koçum!..
Zonguldak’ta ise çooook rahat olur, çünkü burada devlet uyuyor, kış uykusu desek değil, çünkü yaz kış uyuyor.
İnanmayan çıksın dolaşsın çarşıyı pazarı; satın aldığınız bir ürün ertesi günü zamlı…
Kırtasiyesi de zamlı, gıdası da, sebzesi meyvesi de..
Rahat rahat satıyorlar, çünkü Devlet uyuyor burada… Devletin organları üzerlerine düşen görevi yerine getirmiyorlar. Çıkıp da esnafa “hemşerim raftaki malzemeye durduk yerde zam yapmışsın, ticaret serbest dediysek o kadar da serbest değil, çıkar bakalım bu malın geliş faturasını…” diye sormuyorlar.
Cumhurbaşkanımızı bile takmıyorlar…
Koskoca Cumhurbaşkanı “suni zamlarla mücadele edeceğiz…” demedi mi, dedi…
Eeeee; hani mücadele?
Yattığın yerden mücadele mi olur?
Demek ki oluyormuş,
Devletin uyuduğu yerlerde halk böyle soyuluyormuş…
BALIK NEDEN AZALDI?
Ülkemizde balık türleri azaldı, eskiden bol bol yediğimiz kalkan, lüfer, barbun, uskumru, taş balığı şimdi yok, yakında mezgit ve istavrit de yok olur.
Tabii bunun nedenleri var, çevreci hanımefendi Berran Aydan bu konuda ele geçirdiği bir yazıyı sosyal medyada paylaşmış, hoşumuza gitti, biz de paylaşıyoruz:
Yunanistan'da balık bol mu?
Evet hem de bol bol.
Nasıl oluyor da orada bol oluyor?
Çünkü bütün gelişmiş ülkeler aptal, biz ileri zekalı olduğumuz için.
Çünkü, Yunanistan'da 40 metre derinlik sınırı var. 39 metrede balık avlayamazsın, kanunen yasak.
Neden 40 metre?
40 metre derinliğe kadar güneş ışığı ulaşıyor, “posidonia” tabir edilen deniz çayırları fotosentez yapıyor, balıklar bu deniz çayırlarında hem besleniyor, hem ürüyor.
40 metre yasağıyla, işte bu üreme alanları koruma altına alınıyor.
Deniz çayırında balık avlarsan, sadece o balığı değil, o balığın gelecek nesillerini de yok etmiş oluyorsun.
Peki bizde sınır ne?
24 metre! 25 metrede balık avlayabilir misin? Şakır şakır avlarsın. E, aferin.
Aynı denizi paylaştığımız Bulgaristan'da Romanya'da balık var mı?
Bol bol var.
Nasıl oluyor da oralarda bol oluyor?
Avrupa Birliği üyesi oldukları için, kafalarına göre avlanma yapamıyorlar, kaç metre derinlikte balık avlayacaklarını, yılda kaç ton balık avlayacaklarını, balık stoklarını, balıkçı filolarının yönetimini ve denetimini, Avrupa Birliği yönetmeliği belirliyor.
Kurallara uyuyorlar. Bol bol balıkları oluyor.
Türkiye'nin Avrupa Birliği müzakerelerinde “balıkçılık faslı” ne zaman açıldı?
2006 yılında. Müzakerelerde bir milim ilerleme var mı? Yok.
Avrupa Birliği'ne giremesek bile, Avrupa Birliği'nin kuralları faydalı, biz o kurallara kendi kendimize uyalım diyen var mı? O da yok.
Avrupa'da en fazla balıkçı teknesi kimde? Bizde.
Avrupa Birliği ülkeleri yılda kişi başına ne kadar balık yiyor? 26 kilogram.
Biz? Sadece 7 kilogram!
Norveç'te 6 bin 400 balıkçı teknesi var. 150 ülkeye balık ihracatı yapıyor.
Türkiye'de 18 binden fazla balıkçı teknesi var. 100 ülkeden balık ithal ediyor!
Norveç'te balıkçılık bakanlığı var…
Bakın, Norveç balıkçılık bakanı, kız arkadaşıyla birlikte İran'a ve Çin'e tatile gitti.
Devletin kendisine tahsis ettiği cep telefonunu yanında götürdüğü ortaya çıktı, Norveç ayağa kalktı, hem devletin telefonunu tatilde kullandığı için, hem de devletin telefonunu yurtdışında izinsiz kullanarak Norveç'in güvenliğini tehlikeye attığı için, istifa etmek zorunda kaldı.
Tıpkı Türkiye gibi değil mi?
Balıkçılık, dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde “balıkçılıktan sorumlu bakanlığa” veya “denizcilikten sorumlu bakanlığa” bağlıyken, bizde kime bağlı? Tarladan ve ormandan sorumlu tarım bakanına bağlı! Bütün gelişmiş ülkeler aptal, biz ileri zekalı olduğumuz için. Üç tarafımız denizlerle çevriliyken, sadece kendimize ait iç denizimiz varken, deniz büyüklüğünde göllerimiz varken, biz çiftliklerde veya karadaki havuzlarda balık yetiştirmeye çalışıyoruz!
Hamsi kavağa çıkar mı?
Öyle bir laf var ya hani. Ağaçta balık yetiştirmeye çalışmadığımıza şükretmek lazım!